Kürt Soykırımı-İnsanlık Suçu-Dersim-CHP-Özür…

Osmanlı İmparatorluğunun yıkılması ve Türk Ulus Devleti’nin ittihatçılar öncülüğünde kurulması aşamasında, Kürtlerin desteği ve ittifakı önemli oldu.


Kürt Soykırımı-İnsanlık Suçu-Dersim-CHP-Özür…
Kürt Soykırımı-İnsanlık Suçu-Dersim-CHP-Özür…
Türk Ulus Devleti’nin kuruluşundan sonra, denklem her yönüyle değişti. Türk Ulus Devleti ayaklarını sağlam yere basmaya başlamasından ve uluslararası desteğe kavuşmasından sonra, kuruluşta referans aldığı bütün aktörleri tasfiye etti, karşı aldı. En başta da Kürtlerin Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki yarı-otonom yapısına son verdi, Kürdistan’ı klasik sömürgecilikten daha geri, statüsüz bir yapıda sömürgeleştirdi. Kürtlerin ulusal varlığı ret ve inkâr edildi. Kürtlerin tüm ulusal hakları ve değerleri gasp edildi. Kürt dili yasaklandı. Kürtler kendi ana dillerini sokakta kullandıkları zaman büyük para cezalarına çarptırıldı.
Kürtlerin varlığını, ulusal hak ve özgürlüklerini savunanlar, Kürt dili, kültürü, tarihi üzerinde çalışma yapanlar aydınlar ve toplumsal kanaat önderleri, hapsedildiler ve büyük cezalara maruz kaldılar.
Kürtlerin örgütlenmesine müsaade edilmedi. 20 Yüzyılın başlarında Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde oluşan Kürt ve Kürdistan örgütlenmeleri yasaklandı. Kürt 1HarputAmerikan_MisyonerlgineGelenDersimlilerdergileri, gazeteleri, kitaplarının yayınlanmasına izin verilmedi.
Kürtlerin Türk olduğu ileri sürüldü, Kürtlerin Türkleştirilmesi için asimilasyon mekanizması sistemli bir halde işletildi. Bu paradigma da akıl almaz, saçma-sapan, ırkçı tezlere; “Güneş Dil Teorisine” ve “Türk Tarih Tezi” gibi tezlere dayandırıldı.
Bu gerçeklerin ışığında bakıldığı zaman, Türk Ulus Devleti, Kürt ulusunu ve onun tüm değerlerini yok sayarak, yok etmeye karar vermekle uluslararası siyasi ve hukuki literatürde ifadesini bulunan “soykırım eylemini” başlatmış oldu. Altını çizerek ifade etmek istiyorum ki, “Kürt Soykırımı” Kürt ayaklanmalarının arkasından gerçekleşen katliamlarla başlamadı. Türk Ulus Devleti’nin kuruluşuyla birlikte “soy kırım eylemi” başladı.
Türk Ulus Devleti, belirttiğim anlamda “Kürt soykırımını” başlatırken, Kürdistan’daki bütün yarı-otonom, kontrol edilmez bölgeleri, alanları, yapıları da egemenlik altına almak 490-250için Kürdistan’da zamansız ayaklanmaların ve direnişlerin ortaya çıkması için provakatif çalışmalar içine girdi. Çünkü Türk Ulus Devleti’nin yetkilileri Ortadoğu’nun yerel halkı olan, binlerce yıllık tarihi arka plâna sahip Kürt ulusunun Türk Ulus Devleti’nin politika ve uygulamalarına sonuna kadar “evet” demeyeceklerini” biliyorlardı. Kürtlerin örgütleneceğini, kendi bağımsızlıkları için bir hareketlilik içine gireceklerini saptıyorlardı.
Türk Ulus Devleti’nin “soy kırım stratejisini” saptayan Kürtler, bu siyaseti durdurmak, kendi bağımsızlıklarını kazanmak, ulusal haklarını ele geçirmek için 1919 yılından itibaren örgütlenmeye, mücadele etmeye başladıklar.
Türk Ulus Devleti, Kürtlerin bu hak arama hareketlerini anlama ve kavrama yerine, “soy kırım”, “ret ve inkâr” stratejisini bir gereği olarak, Kürtleri fiziki ve askeri olarak imha etmeyi benimsedi.490-290
1919’da Koçgiri, 1925’de Diyarbakır-Piran, 1930-32’de Ağrı, 1937-38’de Dersim’deki direnme hareketlerinden sonra katliamlar yapıldı.
Kürdistan’da tam anlamıyla “soykırım stratejisine” ve “Kürtleri Türkleştirme politikasına” bağlı olarak bir “insanlık suçu işlendi.
Türk Ulus Devleti’nin “soy kırım” ve “Kürtleri Türkleştirme politikası”, günümüzde mevcut olan hükümet “Kürtlerin ret ve inkâr politikasına” ve “Kürtlerin asimilasyonu politikasına son verdik” demesine rağmen, her yönüyle ve özellikle de Kürtlerin kendi dilleriyle eğitim-öğretim yapamaması, Türklerle statü ve haklar açısından eşitliğinin kabul edilmemesi ve sağlanmamasından dolayı, devam etmektedir.
Katliam sadece Dersim’de değil Kürdistan’ın her yerinde yapıldı… 
AK Parti Hükümeti’nin “demokratik açılım”, “Kürt açılımı” “birlik, güvenlik ve kardeşlik açılımı” politikalarının mecliste tartışıldığı dönemde, Dersim’deki katliam ve soy kırım uygulaması gündeme geldi. CHP’nin yeni dönemde de Kürdistan’da Dersim’de olduğu gibi jenosid ve katliamı savunmasıyla Başbakan Dersim katliamını dile getirdi.


dersim_katliami












Bu gelişme fazla alevlenmeden kapatıldı.
Son günlerde CHP milletvekili Hüseyin Aygün’ün açıklamalarıyla Dersim katliamı yeniden gündeme girdi.
Ama şu gerçeğin altını çizmek gerekir ki, Kürdistan’da sadece Dersim’de katliam yapılmadı. Son dönem Dersim katliamına dair tartışmalar, Kürdistan’daki diğer katliamların varlığı gerçeği ortadan kaldıramaz ve kaldırmamalıdır.
Katliamlardan kim/kimler sorumlu? 
1919-1938 yılları arasında Kürdistan’da yapılan tüm katliamlardan ve Dersim Katliamından Türk Ulus Devleti ve yetkilileri, en başta da son döneme kadar cumhurbaşkanı olan M. Kemal Atatürk, Başbakanlar İsmet İnönü, Celal Bayar ve diğerleri, Genel Kurmay Başkanı Fevzi Çakmak, Bakanlar Kurulu, Meclis sorumludur.
Katliamların yapıldığı dönemde tek parti sistemi vardı. Devletle parti özdeşliği söz konusu idi. Bu dönemin tek partisi de CHP idi. Bu nedenle Kürdistan’daki tüm katliamlardan ve Dersim katliamından CHP sorumludur.hqdefault
CHP’nin bu sorumluluğunu kabul etmemesi anlaşılır bir olay değildir. Başbakanı’nın dünkü (23. 11. 2001) açıklamaları, CHP’yi ve özellikle de CHP’nin Dersimli Kürt ve Alevi liderini, tüm Kürt milletvekili ve üyelerini büyük bir sorumluluk altına sokmuştur.
CHP’deki Kürtlerin, ulusal, insani ve toplumsal bir refleksle Dersim Katliamına sahip çıkması ve mahkûm etmesi gerekir.
En önemlisi de CHP’deki Kürtlerin CHP’den istifa etmeleri gerekir.
Ayrıca, bu gelişmeler karşısında, Dersimlilerin bugüne dek CHP’yi destekleme yanlışlarından vazgeçmeleri de tarihsel bir görevdir.
Özür yetmez, Türk Ulus Devleti’nin Kürt soykırım ve katliamını kabul etmesi ve hukuki sonuçlarına da katlanması gerekir… 
Başbakan, Dersim katliamını kabul etti ve katliamdan dolayı doğrudan olmazsa bile devlet adına özür diledi. Bu olumlu bir gelişmedir.
Ama bu yeterli değildir. Kürt soykırımı ve katliamları, bir “insanlık suçudur”. Türk Ulus Devleti’nin bu çerçevede ve uluslararası hukuk içinde sorumluluklarını kabul etmesi ve yerine getirmesi gerekir.

img-979054910










Kürtlerin varlığı inkâr ve ret edildiği için, Kürtlerden, Kürtlerin ulusal haklarından bahsetmek de yasaklandı. Kürtlerden ve Kürtlerin ulusal haklarından bahsedenler, Kürt yurtseverleri bu nedenle yıllarca hapis yatmak, büyük cezalar almak, işkenceler görmek, öldürülmek durumunda kaldılar.
Kürtlerin varlığından bahsetmek suç kabul edildiğinden, Kürdistan’daki katliamlardan ve soykırımdan bahsetmek haydi-haydi yasaktı ve suçtu.
Biz Kürtler, 1960 sonrasından, özellikle 1969’dan ve 1974’ten sonra Kürdistan’daki ulusal direnme hareketlerini ve katliamları dergilerde, gazetelerde, toplantılarda, araştırma-incelemelerde gündeme taşıdık.
Başbakanı’nın Dersim katliamını kabul etmesi, bu tartışmalara yeni ve olumlu bir boyut kazandı.insanlik-tarihinin-en-gizemli-mezarlari-insanlik-tarihi-gizemli-mezarlar-1334254
Kürt soykırımının ve katliamlarının kabul edilmesi için bütün Kürtlerin çalışma yürütmesi ve mücadele etmesi; Türkiye demokratlarının bu çabalara destek olmaları gerekir.
Amed, 24. 11. 2011
Not: Bu görüşlerimi, Kanal A Televizyonunda bugün (24. 11. 2011) saat 14. 15’te daha detaylı anlatma olanağı buldum.
İbrahim GÜÇLÜ
(ibrahimguclu21@gmail.com)

#Kürt #Soykırımı-#İnsanlık #Suçu-#Dersim-#CHP-#Özür…


#Osmanlı #İmparatorluğunun #yıkılması ve #Türk #Ulus #Devleti’nin #ittihatçılar #öncülüğünde #kurulması #aşamasında, #Kürtlerin #desteği ve #ittifakı #önemli oldu.

Comments